
"
Hayatın amacının ne olduğu üzerine çok görüş vardır. Arayan, bulabilir. Fakat okunan her görüş, ne kadar tatmin yaratır bünyelerde, bu, asıl sorundur. Birisi size hayatın asıl amacının iyi bir iş bulmak olduğunu söyleyebilir ama iyi bir iş bulan kişiye sorduğunuzda, boşluk içinde yaşadığından, hayatın anlamsızlığından bahseder ve siz düşünürsünüz, hayatın amacı yoksa bu değil mi diye? Başka biri, hayatın asıl amacının bilgi olduğunu söyleyebilir ama kendini çok geliştirmiş, zeki ve bilgili kişilerin de, tıkandıklarını, boşlukta olduklarını, çeşitli görüş ve düşüncelerle, çevrelerine yıkılmaktan korkan duvarlar inşa ettiklerini görürsünüz.
Başka biri de, size hayatın asıl amacının sevgi olduğunu söylebilir, bu, bir ölçüde doğrudur ama İsa’nın dediği gibi: “Bir kişi iki efendiye hizmet edemez, hem paranın hem de Tanrı’nın hizmetkarı olamazsınız." Buradan anlaşıldığı gibi, hem paranın hem gerçek sevginin sahibi olamazsınız, gönül her ikisini de içine alamaz ya birini alır ya da diğerini. Hayatın amacı da ikisi olamaz, ya biri olur ya da diğeri.
Peki nedir gerçek anlamda hayatın anlamı ve amacı? Biz neden yaşıyoruz, neden acı çekiyoruz, hayatımız gün geçtikçe neden daha çok zorlaşıyor?
Acının kökeni, kişinin her şeyiyle kendine hizmet etmesidir yani egoist olmasıdır. Tüm çabasını egoizme veren bireylerden, acı dolu, birbirine düşman toplumlar çıkar ve günümüzde böyle olduğu, iyice açığa çıkmıştır. Yapılması gereken ilk şey egoizme bir son vermektir. Peki bu nasıl olabilir? Çağlar boyu süregelen, gelişen bir şey nasıl ortadan kaldırılabilir? Öncelikle kişinin kendi egoizminden vazgeçmesi için kendisinden daha değerli ve üstün birine hizmet etmesi gerekir, bu da yalnız Tanrı olabilir. Eğer kişi egoizmi yerine Yaratan için niyetini organize ederse, hayatın amacına doğru, yerinde bir adım atmış olur. Bundan sonrası kişinin çabasıyla ortaya çıkar. Kişi Yaratan için alıp Yaratan için vermeye başlar, bunda asıl düşüncesi Yaratan’ın hoşnutluğunu kazanmaktır. Bu düşünceye sahip kişilerin oluşturduğu grupta, Yaratan kendini gösterir ve kişinin bu hayattaki asıl amacı olan ‘Allah’a kavuşma’ gerçekleşmiş olur. Peki kişi neden tek başına Yaratan’a ulaşamıyor da başkasına, başkalarına ihtiyaç duyuyor?
Allah’ın ifşası ve sevgisi ‘ben’de değil, ‘biz’de ortaya çıkar.Yani Hak’tan yana olan bir kişi Yaratan’ı sevip de insanı sevmiyorum diyemez; ‘Yaratılanı severim Yaratan’dan ötürü’ diyebilir. Biz hepimiz Yaratan’dan kopan parçalarız ve bu parçalar, Yaratan için birleştiğinde, Yaratan; kendini gösterir, aramızdaki bağda ifşa olur. Böylece dünyada iken, sonsuz mutluluğu keşfetmiş, hayatımızın asıl amacına ulaşmış
oluruz.”
Etiketler: acı, aramak, hayat, insan, mutluluk, yaratan