27 Eylül 2008 Cumartesi

Arayışın Sonu: "Kabala"



Bnei Baruch Hakkında Röportaj...


"Bnei Baruch Kabbalah Okulu öğrencisi Ekim Kent, bir çok dilde yayın yapan kabbalah.info sitesinin Türkiye editörlüğünü yapıyor. 45′i aşkın ülkede grup halinde eş zamanlı olarak Kabala çalışıyor. ‘Kabala nedir’ röportajımızdan okuyalım.


Soru: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?


Cevap: İsmim Ekim Kent. 27 yaşındayım ve İzmir’de yaşamaktayım.


Soru: Kabala nedir ve siz de nasıl bir ilgi uyandırdı?


Cevap: Bize ulaşabilen kaynaklardan edindiğimiz bilgi şöyle; Kabala İlmi, Babilli Abraham diye anılan Hz. İbrahim tarafından geliştirilen bir ilimdir. Kabala ilmini kısaca özetlemek gerekirse doğa’yı, doğada ki pozisyonumuzu, nasıl bir varlık olduğumuzu, niçin yaratıldığımızı, ne yapmamız gerektiğini inceler.Ben de uyandırdığı ilgi son derece çekici oldu. Hayatım boyunca kendime sürekli şu soruyu sordum; ben kimim? Bu dünyada ki işim nedir? Boş bir hayal dünyasında mıyım yoksa anlayamadığım keskin bir gerçekliğin içinde miyim? Eğer bir gerçeklik var ise bunu nasıl edinirim? Ve eminim milyonlarca insan da bu soruyu halen kendilerine sormaktadır.Buna benzer soruların cevabını sürekli aradım. Çocukluk ve ergenlik yıllarımda disiplinli bir din eğitimi aldım. Aslında ergenlik yıllarımda Kabala adını birkaç defa duymama rağmen Türkçe kaynak hiç olmadığı için ne olduğunu öğrenememiştim. Sonra kendimi dinden uzaklaştırıp felsefe, siyasi akımlar, psikoloji, sosyoloji, metafizik derken içimde ki boşluğu bir türlü dindiremediğimi gördüm. Ve 2004 yılının bahar mevsiminde Bnei Baruch Kabala Eğitim Merkezi ile tanıştım.


Soru: Yani tam bu sırada “işte aradığım bu” dediniz.


Cevap: Aslında hayır. Aradığım bu diyemedim. Çünkü aynı değerleri savunan bir çok disiplin var ve ben yine elimden geldiğince temkinli ve korkak yaklaştım…


Soru: Neden korktunuz ki?


Cevap: Şöyle örnekleyeyim; Düşünün ki bir hazine avcısısınız ve elinize bir harita geçiyor ve bu haritada biraz çaba harcadıktan sonra çok büyük bir hazineye kavuşacağınız yazıyor ve siz hiç düşünmeden yola çıkıyorsunuz. Uzun bir zaman ve uğraşın sonunda eski bir sandık buluyorsunuz. Heyecanla tam içini açıyorsunuz ki sandık bomboş. Bence çağımızda ki bir çok insanın düştüğü durum bu. Bulduklarını sandıkları değerlerin ya içi çoktan boşaltılmış veya devrini tamamlamış ya da hepsi tamamen bir takım kişilerin egolarının tatmininden öte bir düşünce olmadığını görüyor.


Soru: Peki Bnei Baruch ile tanıştıktan sonra ne yaptınız?


Cevap: Mevcut bütün makaleleri tek tek defalarca okudum. Ve okuduktan sonra “aradığım bu olabilir” dedim ve Türkçe web sitesinden sorumlu kişi ile soru-cevap faslına başladık. O sırada benim gibi meraklı birkaç arkadaşla uzun bir süre internet üzerinden haftalık dersler yaptık.


Soru: Biraz daha açmak istiyorum bu güne kadar öğrendikleriniz veya size aktarılanlar doğrultusunda kabala gerçekte nedir? Bizden ne istiyor?


Cevap: Kabala bizlere yaratılışın ilmini öğretir. Az önce de ifade ettiğim gibi kişinin neden yaratıldığını ve ne yapması gerektiğini.


Soru: Yani bir yaratan var Kabalaya göre?


Cevap: Evet. Ve bu Yaratan hakkında bilinen sadece O’nun özgecil yani sadece mutlu etmek için verdiğini daha doğrusu ihsan ettiğini söyler. Ve yaratılan ruhlarında karşılık beklemeden vermeyi öğrenemediği sürece mutlu olamayacağını söyler. Yani form açısından Yaratan’a benzemeden asla gerçekliği algılayamayacaklarını ve mutlu olamayacaklarını söyler.


Soru: Nasıl karşılık beklemeden vermek? Bunu biraz açabilir misiniz?


Cevap: Bilinen şudur; Yaratan sadece yarattıklarını mutlu etmek için yaratılışı programladı. Nasıl ki bir anne çocuğunu büyütürken tüm amacı çocuğunun mutlu olması ise Yaratanın da bize yaklaşımı budur. Bu yaklaşım karşısında yaratılanın da kendi egosunu ıslah ederek doğru bir niyet ile Yaratanın formuna benzemeye çalışmalı. Yani aynen O’nun gibi ihsan etmekten mutlu olmayı öğrenmesi gibi. Zira insan egoisttir ve sadece almaya programlanmıştır.


Soru: Peki Kabala’ya göre Yaratan neden böyle bir plana ihtiyaç duydu? Yani insanlara direkt gerçekliği sunsa olmaz mıydı?

Cevap: Bu soruya hocamızın bir röportajında verdiği cevabı aktarmak isterim. Şöyle ki; “Görmesi yasak olduğundan değil ama bu kadar çok şeyi görürse delirir. Üst dünyaların, Yaratan’ın ve ruhani zevklerin bizim algılarımızın ötesinde olduğu ve bizden gizli olduğu söylenir çünkü bunların tadına varır varmaz insanın bu zevklerin bağımlısı olacağı bir gerçektir. Bu bağımlılık insanın kendi bencilliği içerisinde yüzmesinden farksız olur, tıpkı herkesin önünden kaçan hırsızın, yakalayın hırsız diye bağırması gibi. Bu yüzden gizliler. İnsanın arzusuna bağımlı olmaması için. Eğer insan ruhaniliğe özenmezse ve bunu arzulamazsa ruhani zevklere karşı bir saygısı olmaz.”


Soru: Kabala’nın Yahudilik ile ilgili olduğunu söyleniyor bu konuda ne dersiniz?


Cevap: Kabala dinler var olmadan önce de çalışılan bir İlimdi. Bilinen ilk kişi Hz. İbrahim’dir. Kabala’nın herhangi bir din ile somut bir ilişkisi yoktur. Yeryüzünde dinler gelmemişken de Kabala vardı.


Soru: Yani Kabala öğrenenler sadece Yahudiler değil mi?


Cevap: Kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil. Biz Bnei Baruch olarak binlerce öğrenci ve 45’i aşkın ülkede grup halinde Kabala çalışan bir topluluğuz. Aramızda Hıristiyanlar, Museviler, Müslümanlar ve hatta Ateistler bile var. Kabala asla öncesinde bir ön şart öne sürmeden tüm insanoğluna verilmiştir. Asyalılara, Amerikalılara, Afrikalılara, kadınlara ve erkeklere. Tüm insanoğluna verilmiş bir ilimdir.


Soru: Nasıl bir ilim ki tüm insanlara Yaratılışın düşüncesini öğretiyor? Bu söylem çok iddialı değil mi?


Cevap: Haklısınız. Çok iddialı bir söylem. Tarih boyunca bir çok -izm veya düşünce akımları dünyayı sorguladıklarını ve çözümlediklerini ifade etmişlerdi. Ama gelinen son nokta da yaşadığımız çağda çok korkunç bir bunalım söz konusu. Bir çok toplumsal veya bireysel deneyimler hüsranla sonuçlandı ve bu insanların acılarını daha da katlanılmaz hale getirdi.


Soru: Bu iddiayı sakın kendi kişisel deneyimlerinizden esinlenerek söylemiş olmayasınız?


Cevap: Bunu çok düşündüm ama cevabım hayır. Yaşadığım dünyayı izleyen ve sorgulayan bir insanım ve bugün dünyanın içine düştüğü bunalımı kimse inkar edemez. Bugün sokakta yüzlerce insanın kaçının mutlu olduğunu söyleyebiliriz ki? Sorun da aslında bu. Bizleri Kabalaya getiren itici güçte bu. Mutlu değiliz.


Soru: Çalışma sisteminizden bahseder misiniz?


Cevap: Çalışmamızın ana ekseni sabah derslerdir. Bu dersler Türkiye saati ile 03:15 de başlar ve 06:15 de biter. 3 saat süren bir derstir. Haftanın 6 günü bu dersler öğreticimizin yönetiminde yapılır. Bu derslere birebir katılamayanlar o saatte belirtilen internet sitelerinden winamp programı sayesinde bulundukları yerden dinleyip, izleyebilirler. Zaman koşulları el verişli olmayan dostlarımız ise ders arşivimizden o gün işlenen dersi indirip dersleri takip edebiliyorlar. Bunun dışında herkes kendi becerileri çerçevesinde ilmin daha kolay anlaşılması için kitaplar ve makaleler hazırlayarak ilgilenen insanlara ulaşabilecekleri hale getirmek için çaba harcarlar. Buna da katkı deriz.


Soru: Tüm bu çalışmalarınızı insanlara götürürken herhangi bir ücret talep ediyor musunuz?


Cevap: Asla. Grup bu çalışmaları kendi gönüllü maddi katkıları ile yapar. Tüm bu çalışmalar insanlara iletilirken asla bir ücret talep edilemez.


Soru: Bu kadar zahmetli işlerle neyi hedefliyorsunuz? Amacınız örgütlenmek mi?


Cevap: Karşılık beklemeden vermenin ne demek olduğunu öğrenmeye çalışıyoruz. Örgütlenmek gibi bir amacımız yok. Elimizden geldiğince Kabala İlmini yaymaya çalışıyoruz. Kişi bilgileri kabul eder veya etmez. Artık işin o kısmı bireyin özgür iradesine kalmış.



Soru: Kadınlar da Kabala çalışır mı yoksa bu çalışma sadece erkeklere mi özgüdür?


Cevap: Dünyamızda kadınlar ve erkeklerin fiziksel olarak farklı olması tesadüf değildir. Bu farklılıktan dolayı bir kadının maneviyatı çalışması erkeğinkinden farklıdır. Kadın erkek gibi evli olmak zorunda değildir ancak evli olmak kadına yardımcı olabilir. Kadın manevi ıslahı erkeğin manevi ıslahına yardım ederek edinir ve aynı erkekler gibi 125 basamak olarak bilinen dereceleri geçebilir. Kadınların grup içerisinde olmalarına gerek yoktur, onlar erkek grubuna verdikleri destek ölçüsünde ışığı çekerler ve maneviyatı edinirler. Arzuları ve emekleri kadar, niyetlerinin gücü kadar, verdikleri destek doğrultusunda manevi dereceleri edinirler.


Soru: Kadınların verdiği destek nedir?


Cevap: Kadın erkeğin çalışma ortamının sağlanmasında ve bunun devamlılığında yardımcı olmalıdır. Erkeğin ışığı çekebilmesi ve maneviyat arzusuna konsantre olabilmesi için her tür yardım buna dahildir. Kadınların her gün kitapları çalışması gerekmemektedir, kadınlar erkeklerden daha olgundurlar ve hisleriyle maneviyatı edinirler. Kadın evliyse eşine yardımcı olur, değilse erkek grubuna yardımcı olur. Bu dağıtım yaparak mümkündür, nedir dağıtım? Farklı lisanlardan çeviri yapmak, makale, kitap, gazete vs.lerin editörlüğünü yapmak ve böylelikle çalışmak insanlara bir olanak sağlamak, yani yetenekleri ve zamanı ölçüsünde elinden geldiğince Kabala ilminin insanlara ulaşmasını sağlamaktır."

Etiketler: , , , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa