Gerçek Anlamda Değişim

“Sadece Işık ve Kab var. Işık, Yaratan demek yani her zaman var olan o güç. Bunun ne demek olduğunu da tam olarak bilmiyoruz ama Allah bir yaratılan varlık yaratmak istedi ki, bu yaratılan varlık(Kab) O’na benzeyebilsin.
Yaratılan varlığın O’na benzeyebilmesi için, yaratılan varlığın hem Işık’ın dışında olması lazım, hem de bu koşuldan Işık’a benzemesi lazım. Dolayısı ile Işık’ın mutlak ihsan etme niteliğine tamamen zıt bir karakterde yaratılan bir varlık yarattı ki, yaratılan varlığın bir fırsatı olsun.
Yaratılan varlık alma maddesinden yaratıldı ve Işık da ihsan etme niteliği, bu yüzden ihsan etme ile alma koşulu doğaları gereği birbirine zıt, ikisi birbirine karşılıklı. Işık alma arzusunun içerisinde aynı zamanda bir izlenim ve bu izlenime de ‘Niyet’ diyoruz.
Dolayısı ile alma arzusu sadece Işık’ı alarak zevk almak istemiyor. Burada kendisi ile Işık arasında bir ayırım yapmıyor. Işık ihsan etmek istiyor, alma arzusu da almak istiyor. Aradaki fark alma arzusunun kendisi için istemesi. Çünkü Yaratan her şeyi yaratılan varlık için yapmak isterken, yaratılan varlık her şeyi kendisi için istiyor. Dolayısı ile ihsan etme ve alma koşulları aslında doğal şeyler. Doğaları gereği birbirinden farklı değiller ama bu nitelikleri kullanışları farklı. Yani aralarındaki fark niyette.
Zamanla yaratılan varlık kendisinin zıt yaratıldığını görür. Yaratan’ı kendi hazzı, zevki için kullanma niyeti olduğunu görür. Yani niyeti Allah’ın niyetine ters. Bu durumu fark eden bir yaratılan varlık, kendisini bir hayli alçak hisseder. Fakat aynı zamanda ihsan etme niteliği de gözünde çok büyür ve yücelir. Ancak bu durumda yaratılan varlık kendi niyetini ihsan etmeye değiştirebilir. Eğer değiştirirse, Yaratan ile niyeti aynı olur. Bu, yaratılan varlığı Allah ile bütünleşmeye getirebilir.
Yaratılan varlık yani insan Allah ile nasıl bütünleşebilir? ‘Yaratan’ın Işığı’ ile. Yaratılan varlığın kendi başına bir gücü yok. Sadece kendisi için dünyada mutlu olmak istiyor, haz duymak, zevk almak istiyor. Ancak yaratılan varlık değişmeyi arzularsa Allah insanı değiştirebilir. Onun dışında insanın kendisini değiştirecek bir gücü yok. Bu değişimde insanın arzusuna bağlıdır.
Bu arzu elbette Allah’a yönelik olmalıdır. Yani insanın ihsan etme niteliğinde Yaratan’a benzemeye yönelik bir arzusu olması lazım. Bu nedenden dolayı insanın ‘Allah’ın ıslah eden Işığından başka’ hiçbir güce ihtiyacı yoktur. Sadece ‘Allah’ın Işığı’ insanı değiştirebilir. Bundan başka hiçbir yönde, hiçbir seçim hakkımız yok.
Dünyada Allah’ın ihsan etme niteliğine benzeme koşulu dışında insanın yaptığı her şey sadece hayal ve hepsi boş. Bütün dünya koşulları insanı başarısızlığa ve çaresizliğe getiriyor. Zira başka şeylerde başarılı olmak için gerekli olan bir güç yok. Sadece ihsan etme niteliğinde Allah’a benzemesinde O güç yardımcı olabilir. Dolayısı ile manevi çalışmada sadece buna yöneliyoruz biz.
İhsan etme niteliğinde Allah’a benzeyebilmek için bir arzuya gelerek ve bunu hep beraber ne kadar çok istersek, herkes birbirini etkiler ve Allah’ın Işığı ile değişime gelebiliriz.”
İhsan etme niteliğinde Allah’a benzeyebilmek için bir arzuya gelerek ve bunu hep beraber ne kadar çok istersek, herkes birbirini etkiler ve Allah’ın Işığı ile değişime gelebiliriz.”
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa