24 Eylül 2008 Çarşamba

Kabala Üzerine III





"Yaratılışın amacına, Yaratan ile form eşitliğine ilerlemenin (gelmenin) bazı prensipleri var. Allah ile bütünleşmenin prensipleri. Form eşitliği demek kendi menfaatimiz için alma niteliğinden, Yaratan’ın niteliğini edinmek demektir. Bu da ilk başta adam için kendi iyiliği gibi gözüküyor ama aslında öyle değil.


Allah için iyi bir şeyler yapabilmemiz için önce insanlara iyi bir şeyler yapabilmemiz lazım. Bunu da adam tek başına edinemez (yapamaz). Yani bunu yapabilmek için kendi gücü yok adamın. Bu ancak bir grup ile çalışabilirse olabilir.


Maneviyattaki bağımız gibi, burada fiziksel dünyamızda da bir örnek oluşturabiliriz ama elbette bu yapılacak model zihinsel, fiziksel değil. Aslında birbirimizden fizik olarak uzak olmamız problem değil. Önemli olan o manevi arzularımızda ve niyetimizde düşünsel olarak birlikte olabilmek. O bağı kurabildikten sonra bu gözümüzün önünde olabilir.


O bağdan kişi amacın önemini kendisi için yükseltirse ve kişi yaratılışın amacını kendisi için her şeyin üzerinde tutarsa ve kendi alçaklığını görürse, yani kendi gücü ile amaca asla ulaşamayacağını net bir şekilde görebilirse, o zaman, Allah’tan kendisini ıslah etmesi için bir talepte bulunabilir. Yani kişinin kendi rızası için alma niteliğinden (ki bu nitelik tüm düşünce ve arzularımızda var) ihsan etme niteliğini edinip tüm arzu ve düşüncelerinin ihsan etme tarafından yönetilmesini talep edebilir. Bu kişinin isteğinin gücüne bağlıdır. Kişi o manevi halde olmayı isterse, 'Allah’ın saran ışığı' adamı etkiler denir. Kişi bu koşuldan ilerler.


Kişi kendisi için bu arzuyu bir şekilde yavaş yavaş oluşturmaya çalışmalı. Kişi böyle bir arzu geliştirdikçe Allah’ın Işığı insanı etkileyebilir. O yüzden hocalarımız ‘ çaba sarf ettim ve buldum’ der. Yani insanı ancak Allah değiştirebilir ve sadece Allah insana ihsan etme niteliğini verebilir. İhsan etmenin ne demek olduğunu tam bilmiyoruz. Bu sebepten dolayı hocalarımız ‘çaba sarf ettim ve buldum’ der.


Adam, ihsan etme niteliğini edindikten sonra, o manevi hal ile daha net bir bağ kurabilir. Yani manevi olarak tarif ettiğimiz şey daha net bir şekilde gözükür ve adam, o manevi koşul ile sürekli bir bağ içerisinde olur.


Bu üst seviye ile bir bağımız var demektir. Bu bağ oluştuktan sonra buna yönelik kendimizi pasifize edebiliriz. Kendimizi pasifize edebildiğimiz kadarıyla yani O’nun niteliklerini almak istediğimiz kadarıyla, bu koşulla daha çok yücelir ve yükseliriz. Kişi her defasında üstün niteliklerini edinmek için daha fazla kendisini pasifize eder. Ta ki Allah’ın tüm ihsan etme niteliğini, kendi alma niteliğimizle değiştirene kadar."

Etiketler: , , , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa