Yaratan'ın Hikmeti

"Kabala'nın günümüzde, geçmiş ile mukayese edildiğinde, daha çok insanın ilgisini çektiğini görüyoruz. Buna rağmen Kabala'nın ne içerdiğini tam olarak bilenler çok azdır. Kabala neden ilim olarak adlandırılıyor, neden gizliliğini muhafaza ediyor, neden insanlara özel bir yoldan ulaşmaktadır?
Manevi gerçekleri anlamak ihtiyacını duyan bir kişi, önce yüreğinde var olan küçük bir noktayı geliştirmekle işe başlayabilir, bu ufacık nokta üzerinde altıncı hissi, Kabalacıların hazırladıkları Kabala sistemi aracılığı ile geliştirmeye başlayabilirler, bu dönem 3 - 5 yıl sürebilir, altıncı his yavaş yavaş büyür ve gelişir ve insan kendi dışında var olan dünyayı, sebeplerin oluşup var oldukları dünyayı hissetmeye başlar. İşte o zaman insan bizim yaşadığımız dünyada olup bitenlerin sebeplerini en doğru bir şekilde görebileceği bir görüş açısından görmeye başlar (görüş açısı açılır). Çünkü o artık sebeplerin oluştuğu tabloyu görebiliyor; bütün çalışmalarımızın, bütün güçlerimizin, bütün arzu ve isteklerimizin ve nihayet bütün düşüncelerimizin nereye gittiğini görmektedir.
Bütün bunları sınırlı beş hislerimizle göremiyoruz, bunları ancak altıncı bir hisle görebiliyoruz. İnsanın özünü oluşturan benliği sadece altıncı hisle hissedebiliriz. Bu hissin insanda gelişmesiyle beraber insan, kendi ruhunu hissetmeye başlar. İşte o zaman insan iki şeyden faydalanır.Birincisinde insan, düşünceleri ve arzuları görmeye başlar, bunları kendisinden başkalarına ne şekilde geçtiklerini, başkalarından hangi tarzda aldığını veya onların etkisinde nasıl kaldığını, bütün bunların gerçekler üzerinde nasıl işlediğini, etrafındaki doğa ile bunların nasıl bir bağlantı kurduklarını ve kendisine nasıl geri geldiklerini kavrayacaktır. Bizim dünyada alışık olduğumuz zaman unsuru gözden kaybolduğu için, o her şeyi en açık bir şekilde görmektedir.Zaman unsurunun gerçek anlamını kavradığı için, geçmişi şimdiyi ve geleceği aynı anda görebilmektedir.İnsanın faydalandığı ikinci şey, olup bitenler hakkında doğru değerlendirme yapma gücüne sahip olmasıdır ve en önemlisi, maneviyatın üstün yönetim sistemi üzerinde etkili olmakla, dıştan herkese etkili olabilmektedir. Şöyle ki sadece olayların izlenimlerini aktarmakla kalmayıp, kendi yarınlarını da değiştirmeye muktedir olarak kendi istikbalini hazırlayabilecek duruma gelebilir.İnsan bu güçleri, kendi doğal karakterinden dışarı çıktıkça ve manevi dünya kavramı üzerinde düşünmeye başladığında elde etmektedir.
Bütün bunlar hepimizin yakalayabileceği hakikatlerdir.
Her halükarda, yaratılışın ve doğanın yönetim sisteminde var olan genel kural öyle bir tarzda kurulmuştur ki, bizi her zaman bu duruma yaklaşmamızı ön görmekte ve bu hedefe doğru ilerlememizi zorunlu kılmaktadır. Aslında bütün beşeriyet bilinçsiz bir şekilde, farkında olmadan bu hedefe doğru ilerlemektedir.
Bütün beşeriyetin aksine, kim bu hedefe kendi arzusuyla ilerlemeye başlarsa hakiki gerçeklere ve manevi hayata erişirse, doğanın baskılarını verdiği ızdırapları hissetmez ve evrenin kötülükler yerine iyiliklerle dolu olduğunu görür."
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa